Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyonun 2026 yılının sonunda tek haneli rakamlara düşeceğini öngördüklerini ve enflasyonun uygulanan ekonomik programın etkilerini göstermeye başladığını belirtti. Şimşek, Brookings Enstitüsü'nde gerçekleştirdiği sunumda, Türkiye'nin ekonomik görünümüne dair önemli bilgiler paylaştı.
Bakan Şimşek, Amerikalı mevkidaşı Janet Yellen ile de görüştüğünü ifade etti. Türkiye ekonomisindeki ilerlemeleri dile getiren Şimşek, "2026'nın sonunda enflasyonun tek hanelere düşmesini bekliyoruz. Uyguladığımız programın etkileri gözlemleniyor," dedi.
Enflasyonun, baz etkisi dışında bir düşüş göstereceğine vurgu yapan Şimşek, para politikasının etkilerinin yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladığını, negatif mali etkilerin yanı sıra daha destekleyici gelir politikalarının dezenflasyon sürecini hızlandıracağını aktardı. Ayrıca, firmaların fiyatlama davranışlarının da iyileşmekte olduğunu belirtti.
Bakan Şimşek, Türkiye'nin sürdürülebilir büyümesi için fiyat istikrarının şart olduğunu, büyüme ile enflasyon arasında bir çelişki olmadığını vurguladı. Cari açığın daraldığını ve petrol ile doğal gaz üretimindeki artışın, enerji dönüşümü ve aktif sanayi politikaları ile cari dengedeki iyileşmeyi kalıcı hale getirdiğini ifade etti. Bu durumun hem rezerv birikimine katkı sağlayacağını hem de dış borcun milli gelire oranını düşüreceğini söyledi.
Rezervlerdeki artışın en önemli faktörünün dolarizasyondaki azalma olduğunu belirten Şimşek, bankacılık ve reel sektörün artan dış borç çevirme oranlarının da rezerv birikimine katkı sağladığını ifade etti. Kur korumalı mevduat hesaplarında Ağustos 2023'ten bu yana 100 milyar dolardan fazla azalma olduğunu kaydetti.
Verimliliği artırmayı hedefleyen bir programın bulunduğunu aktaran Şimşek, Türkiye'nin ticaretteki parçalanmalara karşı dirençli bir yapı sergilediğini, Gümrük Birliği'ne ek olarak 27 ülkeyle serbest ticaret anlaşmaları bulunduğunu vurguladı. Toplam ihracatın yüzde 60'ının bu anlaşmalar yapılan ülkelerle gerçekleştirildiğine dikkat çekti.
Türkiye'nin yatırım potansiyeline de değinen Şimşek, 90 milyona yaklaşan nüfusu ve 15 bin dolarlık kişi başına geliri ile büyük bir ekonomi olduğunu belirtti. Türkiye’nin büyüme performansının gelişmekte olan ülkeler arasında öne çıktığını, hızlı büyümenin devam ettiğini vurguladı. Güçlü ve nitelikli bir iş gücü piyasasına sahip olunduğunu, her yıl 1 milyondan fazla kalifiye iş gücünün mezun olduğunu ifade etti. Ancak Türkiye’nin hala katma değer zincirinde yukarı çıkamadığını, bunun üzerinde çalışılması gereken bir konu olduğunu söyledi.
Bakan Şimşek, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Anonim Şirketi’nin (TUSAŞ) Kahramankazan’daki terör saldırısına da değinerek, bu saldırının Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından hemen sonra gelmesinin "tesadüf" olmadığını belirtti. Şimşek, PKK'nın bir terör örgütü olduğunu ve bazı çevrelerin birlik ve barış istemediğini ifade etti.
Türkiye'nin BRICS’e katılma isteğine ilişkin bir soruya yanıt veren Şimşek, BRICS’in mevcut formatının bir diyalog platformu olduğunu ve Avrupa Birliği (AB) gibi yapısal bir platformla eşit olmadığını dile getirdi. Türkiye’nin AB için bir yük değil, bir kazanç olduğunu vurgulayarak, "Gerçekten daha derin bir entegrasyon istiyorlarsa Türkiye'ye ihtiyaçları var," dedi.
Gümrük Birliği'nin güncellenmesine de dikkat çeken Şimşek, ABD'deki Cumhuriyetçi adayların tarifelerinin Türkiye’yi nasıl etkileyeceğine dair yorum yapmanın uygun olmadığını belirtti. ABD’nin vergi kesintileri nedeniyle daha büyük bir bütçe açığına sahip olmasının öngörüldüğünü söyleyen Şimşek, bu durumun gelişmekte olan piyasalara olumsuz etki edeceğini ifade etti.
Son olarak, Gümrük Birliği'nin hizmetler, kamu alımları ve tarımı kapsayacak şekilde güncellenmesinin ticaret hacmini uzun vadede iki katına çıkarabileceğini belirtti ve "Herkes bundan faydalanabilir ama siyaset buna engel oluyor," şeklinde konuştu.