İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türk Soylular ve Göçmen Sivil Toplum Kuruluşları Bayramlaşma etkinliğinde konuştu.
Soylu konuşmasında şu sözlere yer verdi:
"Suriye platformu, Mısırlı kardeşlerimiz ve bu coğrafyanın bugün bu bayramı kendi içerisinde bayram olarak hisseden ama sıkıntılarını da kalbinde tutan karşı karşıya kaldığı zulümleri yoklukları ve yoksullukları batı dünyasının acımasızlığını, sadece batı dünyası değil kendini nasıl tarif ederse etsin kapitalizmin bütün acımasızlığını ortaya koyanlara rağmen Allah'a hamd olsun biz bu Anadolu coğrafyasında bir bayram günü gelecek bayramların hedefinde hep birlikte olarak altını çizerek söylüyorum. Birbirimizin kardeşliğini ve dostluğunu, dünyada karşı karşıya kalan sıkıntıları çözmenin kendi sorumluluğumuz olduğunu düşünerek bu bayramda hep birlikte bir bayram eda ediyoruz.
Bayramımız mübarek olsun. Allah nice bayramlara ağız tadıyla ulaşmak nasip etsin. Ve bizim memlekette de çok söylenir büyüklerimiz de çok söyler çok bayramlar göresiniz inşallah.
Ve bu salona biraz önce bahsettiğim çizgiyi bu ülkenin kendi çizgisi ve düsturu olarak kabul eden ve aynı zamanda bunun için değerin ne olduğunu medeniyetimizin ne ifade ettiğini hiçbir zaman dilinden ve yaptıklarından düşürmeyen kıymetli Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan beyin hem bayram dileklerini hem selamlarını hem muhabbetlerini hem de bütün sevgilerini sadece size değil buradaki sivil toplum kuruluşlarının temsil ettiği bütün toplulukları, burada olamayıp da gerek Türk dünyası gerek kardeş topluluklar gerek bu coğrafyada bulunan bütün kardeşlerimizin bütün kardeşlerine iletmeyi bir emanet olarak üzerimde görüyor bütün bayram tebriklerini size iletiyorum.
Birilerinin kafasında çok zalim çok karanlık bir dünya var. Dünyaya güya yön veren o kafaların insanı algılama şekli farklı. Hz. Mevlâna bilmemişler, Yunus Emre duymamışlar Hacı Bayram Veli, Hacı Bektaş Veli, Pir Sultan Abdal okumamışlar. Tanımamışlar. Allah’ın yarattığı cana kıymet vermeyen maalesef maddeci bir anlayışları var. İşte o anlayış bugün dünyayı zorla yerinden edilmiş insan sayısının tam 100 milyonu aştığı terör eylemlerinde yüz binlerce insanın öldüğü bir hale getirdi. Ve en büyük sorun şu ki siz de ben de görüyoruz bunları çözemiyorlar.
Afganistan’da başaramadılar, Suriye’de, Afrika’da başaramadılar, güney sınırımızın altında bir terör devleti kurmak istiyorlardı onu da başaramadılar. DEAŞ'ı sahaya sürdüler olmadı, PKK’yı YPG’yi canlandırmak istediler olmadı, Rusya Çin ABD Avrupa arasında dünyayı istedikleri gibi paylaştırmak istediler o da olmadı başaramadılar. Şimdi elimizde bir tablo var milyonlarca insan göçmen insanca yaşama hakkından uzak bir halde. Kendi topraklarına hasretler, akrabalarına hasretler, çocukluk günlerine hasretler, dedelerinin topraklarına hasretler. Geçen bayramda İdlibdeydik oradan Çobanbey, Cerablus, Azez yakın bir zamanda Resuleyn Terabyad. Bir yaşlı kadın İdlib’de elimi tuttu dedi ki ben ne zaman gidebilirim dedi. Türkiye bu yaşanan tablonun müsebbibi değildir ancak konumu itibariyle hem coğrafi konumu hem de medeniyet konumu itibariyle bu sorunun siz de ben de biliyoruz ki doğrudan muhatabıdır ve elinden geleni de yapmaktadır. Ve burada söylemek istiyorum bizim insanımız hepimiz bizim insanımız üç kuruş için insanlıktan çıkmamış çıkmayacaktır da Cumhurbaşkanımızın liderliğinde dünyadaki bu kötülüğe karşı bu milletin vicdanını ve merhametini sahaya sürmüştür sürmeye devam edecektir.
Geçtiğimiz günlerde dünyanın mahkemeleri ne kadar korusalar da Yunanistan’ı 11 kişinin hayatını kaybettiği bir geri itme vakası yüzünden suçlu buldu ve tazminata mahkum etti. Çok şükür bizim böyle bir kara lekemiz yoktur ve olamaz da. Türkiye terörle mücadele ediyor, Türkiye göçü yönetiyor, Türkiye düzensiz ve kaçak göçle mücadele ediyor ve bunu bir politikayla ama aynı zamanda vicdan ve merhametle yerine getiriyor. Üzerinde ağır bir sorumluluk ve yük vardır. Ama biz Müslümanız sınavlarla karşı karşıya kaldı şeye kaldığımız imtihanlarla karşı karşıya kaldığımızı yoklukla zenginlikle makamla yoksullukla karşı karşıya kaldığını biliyoruz ve bu imtihanlardan nasıl çıkarabileceğimiz konusunda da elbette hem inancımıza hem medeniyet değerlerimize yönelik bir sınama da olduğumuzu da biliyoruz. Geçenlerde iki üç gün önce İstanbul’da bir metro da Afrikalı olduğunu değerlendirdiğimiz arkadaşlarımız arıyorlar inşallah bulacaklar. Bir babayla bir kızına hiç dinimizle örtüşmeyen, hiç Müslümanlığımızla örtüşmeyen, hiç mantığımızla örtüşmeyen bir davranış ortaya koyulmuştur.
İlk gördüğümde Allah karşılaşmak nasip ederse o kişilere diyeceğim ki hem babaya hem de kızına çünkü ben kendi milletime böyle bir hali yakıştıramadım. Onun kızgınlığı sana değildir. Onun kızgınlığı bizedir diyeceğim, bizi affet. Biz bir sınavdayız, istisna olabilir ama bu istisnayı da bu topraklar kabul etmemelidir çünkü biz büyük hedeflerin yolcularıyız. Biz nasıl bir sınavda olduğumuzu biliyoruz ve eğer bizim inancımız bize kardeşliği emrediyorsa, bu dünyayı ve öteki dünyayı hak ve hakkaniyet çizgileri içerisinde emrediyorsa kimse bizi bu davranışlara sessiz kalmamızı bekleyemez. 700 bin insanın içerisinde Suriyeli kardeşimiz bu ülkede dünyaya geldi. Bana isterlerse kızsınlar ne söylerlerse söylesinler bir tane insanın bir araya geldiği zaman annenin ve babanın attığı çığlığın ve sevincin karşılığında bu topraklarda savaştan kaçan ölümden kaçan insanlar geldiler bu topraklarda 700 binin üzerinde alem meydana getirdiler bu büyük bir zenginliktir.
Bizden sonra gelecekler dünyada bize yaptıklarını onlara yapmadan iyilikleri anlatan kötülüklerden sakındıran bir anlayışı ortaya koyabilmek için sıratı müstakim olacaklar. Hiçbir endişeniz olmaz dünyanın en zor zamanında büyük bir sınav verdik hep beraber yaşadıklarımızla ilgili üzüntülerimiz olabilir. Ama bilmenizi istiyorum bu sınavdan hep birlikte başarılı çıkmak zorundayız. Allah’ın izni ve inancıyla hep birlikte başarılı çıkacağız. Buna olan inancımız tamdır.
Nice bayramlarda birlikte olmak dileğiyle, Allah'a emanet olun."
Hibya Haber Ajansı