Ana Sayfa Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Haber Yorum Spor Yerel Haberler Teknoloji Kim Kimdir?
KPSS Ön Lisans Sonuçları Açıklandı
KPSS Ön Lisans Sonuçları Açıklandı
Dev Derbide Fenerbahçe ve Galatasaray Karşılaşıyor
Dev Derbide Fenerbahçe ve Galatasaray Karşılaşıyor
GÜRZ-15 Operasyonlarında 88 Gözaltı
GÜRZ-15 Operasyonlarında 88 Gözaltı
Üniversitelerde Fakülte ve Enstitü Düzenlemeleri
Üniversitelerde Fakülte ve Enstitü Düzenlemeleri
Türkiye, Avrupa'nın Üçüncü Büyük Otomotiv Üreticisi Konumuna Yükseldi
Türkiye, Avrupa'nın Üçüncü Büyük Otomotiv Üreticisi Konumuna Yükseldi
HABERLER>KÜLTÜR-SANAT
28 Mayıs 2009 Perşembe - 00:36

Dr.Deepak Chopra İle Yaptığı Özel Bir Röportaj

Yazan: Veronica M.Hay (‘Rüyada Herşeyi Yapabilirsiniz’ E-Kitabının Yazarı) (http://www.intouchmag.com / chopra.html ’den çevrilmiştir.) Çeviren: Esin Tezer

Dr.Deepak Chopra İle Yaptığı Özel Bir Röportaj

Veronica: Birinin yaşlanma üzerindeki algılamasını değiştirerek, yaşlanmamızı değiştirebiliriz. Nasıl?
Dr. Chopra: Pekâlâ, pek çok insan yaşlanmanın kaçınılmaz olduğunu düşünür ve bilimsel veri bunun doğru olmadığını göstermektedir. İnsanlar yaşlılıktan ölmezler; yaşlılık beraberinde gelen hastalıklardan ölürler ve onlar da önlenebilir. Pek çok insan, yaşlanmanın değiştirilemez olduğunu düşünür ve biz; insan makinasında bile beslenme düzeninin düzeltilmesi, antioksidanlar, vücuttan toksinlerin atılması, egzersiz, yoga, nefes alma teknikleri ve meditasyon aracılığıyla yaşlanmanın tersine çevrilebilir olmasına izin veren mekanizmaların olduğunu biliyoruz. Birçokları yaşlanmanın normal olduğuna inanıyor, fakat normal yaşlanmanın ne olduğunu kimse tanımlamıyor. Normal olarak adlandırdığımız, averajın psikopatolojisi olabilir. Pek çok insan yaşlanmanın genetik olduğunu düşünüyor, ama anne-babanız 80+ yaşa kadar yaşadıysalar; bu sizin hayatınıza üç yıl katabilir. Düşünme biçiminiz, davranma biçiminiz, yeme biçiminiz hayatınızı 30 ila 50 yaş etkileyebilir. Çoğu kişi, yaşlanmanın evrensel olduğuna inanır, fakat asla yaşlanmayan biyolojik organizmalar vardır. Pekçokları yaşlanmanın ağrı verici olduğuna inanır ve biz biliyoruz ki; ağrı hastalıklardandır ve önlenebilir, yaşlanmaktan değildir. İnsanlar yaşlanma kavramlarını değiştirmeliler, onları gerçek dışı bir düşünceye dayanarak değil; bilimsel-olgusal gerçeğe dayanarak böyle yapmaya davet ediyorum. Onu değiştirdikleri zaman; çok geçmeden yaşlanma algıları değişecek ve onlara; yaşlanmak, daha bilgili hale gelmek, daha yaratıcı hale gelmek, yaratıcılık için sıçrama tahtası haline gelmek ve varlık daha anlaşılır bir hale gelecek. Tüm fenomendeki algılamanız bir kez değiştikten sonra; realiteniz değişecek, çünkü realiteniz sizin onu algılamanızdan başka bir şey değildir.
Veronica: Yaşlanmama niyetini eğer etkili olarak tetiklersek; bedenin bunu otomatik olarak gerçeğe dönüştüreceğini belirttiniz. Bunu açıklayabilir misiniz?
Dr. Chopra: Evet, çünkü niyetler bedendeki dönüştürülme için olan tetiklerdir. Eğer ayak parmaklarınızı hareket ettirmek isterseniz; onu niyet aracılığıyla yaparsınız. Bedeninizdeki biyolojik bilgiye iki öğe vardır: Birisi niyet, diğeri de dikkattir. Öyleyse size verdiğim örneğe, ayak parmaklarını hareket ettirmeye geri dönün.İlk olan şey, dikkatinizin oraya gitmesi ve ikinci olan şey de, orada niyetin olmasıdır; böylece bu dikkatle ve niyetle olan biyolojik bilgi, hangi biyolojik bilginin verildiğidir. Biyolojik bilgi gibi davranan farkındalık; öğelere, daha sonra bilgilendirme amaçlı olan öğeye gider ve daha sonra lokalize olmuş bir öğe vardır ve bu da bedenin nasıl davrandığıdır. Eğer ayak parmaklarınızı niyetin önemsiz bir titreşimiyle kımıldatabiliyorsanız; biyolojik saatinizi neden yeniden ayarlayamazsınız? Pek çok insanın onu yapamamasının nedeni, ilk olarak onu asla düşünmemeleri ve ikinci olarak da belirli şeylerin diğer şeyleri yapmaktan daha kolay olduğunu düşünmeleridir. Örneğin ayak parmaklarını kımıldatmak, biyolojik saati yeniden ayarlamaktan daha kolaydır; fakat o, batıl inançtan kaynaklanan bir inançtır. Eğer insan bedeninin bir bilgi ve enerjinin iletişim ağı olduğunu anlayabilirsek; o zaman aynı prensiplerin bedenin heryerinde uygulandığını görürüz.
Veronica: O söylemek üzere olduğum şeydi. Meselelerin özünü kavrayacak kadar yaşlanma sürecini durduran veya aslında yaşlanma sürecini tersine çeviren, birinin çalışması için derin seviyede yerleştirileceğini düşündüğü şeydir.
Dr. Chopra: Hayır, o aynı mekanizmadır. Sadece bazı şeylerin daha kolay, bazı şeylerin daha zor olduğuna inanmamız bize aşılanmış. Neticelere her zaman beklentiler karar verir!
Veronica: Siz bedenlerimizin de fiziksel ifadeye dönüştürülmüş deneyimler olduklarını, bir başka deyişle; bedenlerimizin düşünce sistemimizin içini dökmesi olduğunu söylediniz?
Dr. Chopra: Ve deneyimler. Bundan dolayı eğer endişeyi deneyimliyorsanız; vücudunuz adrenalin ve kortizon yapmakta, eğer sakinliği deneyimliyorsanız; vücudunuz diyezepam yapmaya başlar, eğer canlılık ve neşeyi deneyimliyorsanız; vücudunuz kanser karşıtı güçlü ilaçlar olan interlökinleri ve interferonları yapar. Bundan dolayı bedeniniz, deneyimlerinizi sürekli olarak moleküllere dönüştürmektedir.
Veronica: Ve dünya yorumumuzu veya deneyimimizi her an değiştirebiliriz.
Dr. Chopra: Bu doğru. Bir kişinin düşmanı, bir diğer kişinin en iyi arkadaşıdır. Benim en favori yiyeceğim sizin cildinize kaşıntı yapabilir, vesaire. Her deneyimimiz bize mahsustur, çünkü onun yorumunu derin düzeyde yapıyoruz.
Veronica: Siz hatta daha da ileri gidiyorsunuz ve kendinizi zamansız, ölümsüz bir varlık açısından gördüğünüzde; her hücrenin yeni bir varoluşun farkına vardığını ileri sürüyorsunuz.
Dr. Chopra: Çünkü, beden zekânın son ürünüdür ve zekânızın sizin realitenizi nasıl şekillendirdiği ise, vücudunuzun realitesini şekillendirecektir. Beden; düşüncelerin alanıdır, yorumlamalar alanıdır ve siz kendi kimliğinizin deneyimini ilahi bir varlığa dönüştürdüğünüzde beden, o ilahi realitenin fiziksel dışavurumunu ifade eder.
Veronica: Gerçek ölümsüzlüğün burada ve şu anda, bu yaşayan bedende deneyimlenebileceğini söyleyecek kadar ileri gidiyorsunuz. O, varlığın aşılamasını her düşündüğünüz ve yaptığınızın içerisine çizdiğinizde meydana gelir. Bu, zamansız zihin ve yaşsız bedenin deneyimidir.
Dr. Chopra: Evet.
Veronica: Coşkuyla yaşamak, bir rüyaya sahip olmak, bir yaşama nedeni ondan mı önemli, eğer o rüya sadece kendi neşeniz için olsa bile?
Dr. Chopra: Benim düşünceme göre; bir arzuya sahip olmak, bir rüyaya sahip olmak, hayatta bir amacının olması, çok önemli bir tamamlayıcıdır. Ve, o amaca üç tane tamamlayıcı vardır: Bir tanesi sizin gerçekten ne olduğunuzu bulmanız, Tanrıyı keşfetmek, ikincisi diğer insanlara hizmet etmek, çünkü biz onu yapmak için buradayız ve üçüncüsü de kendinize özgü yeteneklerinizi ifade etmenizdir. Kendinize özgü yeteneklerinizi ifade ederken zamanın izini kaybedersiniz.
Veronica: Birçok insan zamanı birinci derece olarak düşünür ve ne var ki bazılarımız ondan yeterince olduğunu düşünür. O durmaksızın akıp gitmektedir. Neredeyse bütün hayatımız kum saati gibidir ve kumların arasından akıp gitmektedir. Ne kadar kumumuzun kaldığını bilmiyoruz, öyleyse her anın tadını çıkarmalıyız. Bu tür düşünce, tanıdığımız bir kişinin ölümüyle yüzleştiğimiz her bir an daha da çok pekiştirilir. Bu tür, zaman akıp gittiği ve ona durmamacasına sahip olmadığımız için her anın tadını çıkarmalıyız motivasyonu, herhangi tür bir zaman endişesine sahip olmadan ona sanki sonsuza değin sahipmişiz gibi güle oynaya yaşamakla nasıl karşılaştırılır?
Dr. Chopra: Onu yapabilmenizin tek yolu; kendinizin o kısmının aslında sonsuz olduğunu bildiğiniz zamandır. Kendinizin değişmeye maruz kalmayan bir kısmı vardır, o sahnenin arkasındaki sessiz tanıktır. O; özünde ruhunuzdur, soyut (mücerret) olan, fakat hakiki kuvvet olan ruhtur. O; yerçekimi kadar gerçektir. O; zaman kadar hakikidir. O; anlaşılamayandır. O; gizemlidir, fakat kuvvetlidir ve ebedidir. O; başlangıcı olmayan, sonu olmayandır. Hiçbir boyutsallığa sahip değildir. O; boşluksuz, zamansız, boyutsuz, başı ve sonu olmayan, sonsuza dek’tir. Kendinizin o parçasıyla temasa geçebildiğinizde; o zaman, aslında şu andaki varoluşun, bütün ömrün sonsuzlukta titreşimden başka bir şey olmadığını, sonsuzlukta bir parantez, sonsuzluk bağlamında gecenin yarısında bir kelebeğin küçük bir ışıltısı olduğunu göreceksiniz. Faniliği; o bilgiyle, o deneyimle ölçülen bir ölümsüzlük olarak deneyimlemeye başlıyorsunuz, zamanı ölçülen bir öncesizlik-sonrasızlık olarak görmeye başlıyorsunuz ve onu gerçekten ne olduğunuzun perde arkasının karşısından gördüğünüzde, o zaman günlük varoluşun endişesi ortadan kayboluyor. Bu nedenle bir kişi; pek çok insanda stres yaratan küçük mücadelelerden, günlük varoluşun incir çekirdeğini doldurmaz şeylerinden dolayı hem dertlenmekten, hem de etkilenmekten kurtulur.Böylece, çok daha neşeli hale gelir ve şimdiki anın olması gerektiği gibi olduğunun farkına varır, başka çaresi de yoktur. O; tüm diğer anların zirvesi ve sonsuzluğun merkez noktasıdır. Bundan dolayı, her anın içerisinde ne olduğuna dikkat ediyorsunuz. Ve onu yaptığınız zaman; o zaman, Tanrının varlığının heryerde olduğunun idrakına varıyorsunuz.Sadece onu dikkatinizde bilinçli olarak benimsemelisiniz. Ve o, sevindiriciliğe neden olan şeydir. Realiteyi bilmelisiniz ve realite de bizim ölümsüz olduğumuzdur.
Veronica: Hayata bakmanın ilk yolunun aslında sağlıksız olduğunu farzediyorum o zaman.
Dr. Chopra: Doğru.
Veronica: Yeni paradigma bize, kuantum düzeyde sürekli olarak bedenlerimizi ürettiğimizi ve üretmediğimizi; bunun da saklı olan potansiyelimizi durmadan gözler önüne serdiği manasına gelmekte olduğunu anlatmakta. Bu kuantum düzey hakkında konuşabilir misiniz?
Dr. Chopra: Eğer herhangi bir şeye fiziksel olarak bakarsanız; kuantum düzeyde onun fiziksel-olmayan olduğunu keşfedeceksiniz. Beden, atomlardan ve etraftaki muazzam boşluklarda ışık hızıyla hareket eden atomaltı parçacıklarından meydana gelmiştir ve beden, muazzam boşluktaki enerji ve bilginin dalgalanmalarını dışarı yayar. Bundan dolayı, bedeniniz gerçekte galaksiler arası uzay kadar orantılı olarak boşluktur, hiçbirşeyden meydana gelmiştir; fakat o boş hiçbirşey aslında bilginin ve enerjinin kaynağıdır. Eğer o düzeye yaklaşsaydınız; o zaman bedenin bir çıktı olduğunu ve bilgisayarlı yazılım sistemini değiştirerek, programlamayı etkileyerek ve programla bağlantıya geçerek, yeni bir bedeni istediğiniz herhangi bir zaman yaratabileceğinizin farkına varırdınız.
Veronica: Şu anda yaşamak, asla yaşlanmamazlığa nasıl bir katkı sağlıyor?
Dr. Chopra: Şu anda yaşamak sonsuzluğun deneyimini yaratır. O, okyanustaki her bir damlanın bütün bir okyanusun tadını kapsaması gibidir. Bundan dolayı; eğer o anda yaşayabilirseniz, zamandaki her an da sonsuzluğun tadını kapsamaktadır. Fakat pek çok insan gerçekten sahip oldukları tek zamanda, anda yaşamıyorlar. Onlar ya geçmişte veyahut da gelecekte yaşıyorlar. Eğer anda yaşayabilseydiniz, sonsuzluğun tadını görürdünüz ve sonsuzluğun deneyimini metabolize ettiğinizde de bedeniniz yaşlanmıyor.
Veronica: Meditasyon biyojik yaşınızı azaltıyor. Nasıl?
Dr. Chopra: Daha sonra bedeni sakinleştiren zihni sakinleştirerek. Ve beden daha az kavgacı olduğunda, kendini daha çok iyileştirir; iyileştiren mekanizmalar kuvvetlenir. Aslında bilimadamları DNA’nız ne kadar iyi olursa; genetik makinanızın kendini iyileştirmede olduğunu, daha uzun yaşayacağınızı gösterdiler. Bu da meditasyonun biyolojik yaşınızı nasıl azalttığıdır.
Veronica: Sevginin iyileştirme veya asla yaşlanmamadaki, başka birinin sevgisindeki veya kendimizi sevmemizdeki gücüne ne dersiniz?
Dr. Chopra: Evet sevgi, fakat gerçek mânâda, sadece bir hassaslık veya bir duygu olarak değil; fakat BİRLİK (Vahdet) BİLİNCİ’nin deneyimi olarak; yani, evrendeki herşeyle bağlantılı olduğunuzu bilmenizdir. Yalnızca evrendeki herşeyle bağlantılı değil; başkalarıyla farklı dış görünüşlerdeki aynı varlık da olabilirsiniz. Öyleyse o deneyimlenmiş bilgiye sahip olduğunuzda, insanları incitme yeteneğini kaybedersiniz ve insanlar tarafından da incinme yeteneğini kaybedersiniz. Bu, sevgidir.
Veronica: Tıbba olan yaklaşımınız Hindistan’dan gelen *Ayurveda’ya dayanmakta. Bunu nasıl tanımlarsınız?
Dr. Chopra: Ayurveda, hayatın bilimidir ve o çok temel, basit türde; evrenin bir parçası olduğumuz, evrenin akıllı olduğu, insan bedeninin kozmik bedenin bir parçası olduğu ve insan zihninin kozmik zihnin bir parçası olduğu, atom ve evrenin tamamen aynı şey oldukları, fakat farklı bir formla oldukları ve bu herşeyin geldiği daha derin realiteyle ne kadar çok bağlantıda olursak; o kadar çok kendimizi iyileştirebileceğimizin ve aynı zamanda da gezegenimizi iyileştirebileceğimizin yaklaşımına sahiptir.
Veronica: Gelecekte tıp neye benzeyecek?
Dr. Chopra: Gelecekte tıp, herkese kendi kendisinin en iyi tedavi edicisi olma yeteneğini verecek.
Veronica: Teşekkür ederim Dr. Chopra. Bu, gerçeği söylemek gerekirse, aydınlatıcı bir söyleşi oldu.

 
Beyin Dalgalarının Gizemi
 
Tanrının Zerrecikleri
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Beyin Dalgalarının Gizemi
Bütün dünyanın “Secret” (Sır) yasasını konuştuğu son günlerde “titreşim” ...
İstanbul'un Fethi'nin müthis serencamı
"Konstantiniyye birgün mutlaka fetholunacaktır. Ne büyüktür o asker, ne büyüktür o kumandan"
Hayallerimiz Bilincimizin Bir Uzantısı Mı?
Hepimiz hayal kurarız. Peki, neden hayal kurarız? Olmasını istediğimiz, ...
 
Mârifetnâme’de “Evrim” Açıklaması
“İslamiyet ve bilim aynı şeyi söylemekte olup, arada yalnız isim farkı ...
Ahmed Hulusi'nin Hamburg Kongeransı
Seyre girdik... Seyredebildiğimizce... Paylaşmaya çalıştık, dilimiz döndüğünce...
Ahşap heykellere çocuk ilgisi
Sakarya Caddesi’nde vatandaşlarla el ele devam eden ahşap heykel sempozyumu ...
 
Sancar ve Matur bugün Felsefe Konferansı’nda
Ankara Barosu’nun düzenlediği felsefe konferansları devam ediyor. Bu yılın ...
İslam Düşünürü Hulusi: Beyin ve Dua'yı anlatıyor...
Herşey insanın özündedir... Önemli olan öze dönebilmektir.
Daha çıkmadan 'yok' sattı
"Japonya'nın Nobel'e en yakın yazarı" olarak tanımlanan gizemli yazar ...
 
OVA
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ANKET
Türkiye'nin aktif dış politikasını nasıl buluyorsunuz?

Doğru Buluyorum
Yanlış Buluyorum
Fikrim Yok

Sonuçları göster Anket arşivi
ARŞİV
Ana Sayfa Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Haber Yorum Spor
KünyeKünye FacebookFacebook TwitterTwitter Günün HaberleriGünün Haberleri