KOSGEB 5. KOBİ ve Girişimcilik Ödül Töreni’nde konuşan Başbakan Binalı Yıldırım, KOBİ’lerin Türkiye’nin can damarı olduğunu belirterek, verilen desteğin artırıldığını açıkladı.
"Toplum güçlü olmadan devlet güçlü olmaz"
Hiçbir konuyu hafife almadan, çözüm bekleyen hiçbir sorunu savsaklamadan hayatın her alanında üretmeye ve üreticiye destek vermeye gayret gösterdiklerini söyleyen Başbakan Yıldırım, "Toplum güçlü olmadan devlet güçlü olmaz" ifadelerini kullandı. Türk insanının tenkitte cömert, taktirde cimri olduğunu söyleyen Yıldırım, "KOSGEB ekonomik hayatımızın, üretimin, istihdamın öncü kuruluşlarından birisidir. KOBİ’lerin girişimcilik kültürünün gelişmesi, rekabet gücünün artması hükümet olarak öncelikli hedefimiz oldu. KOSGEB 5 yıldan beri bu ödülleri veriyor. Ödül iyi bir şey. Takdir edilmek güzeldir. Biz tenkitte çok cömert, taktirde cimri bir anlayışımız var. En ufak şeyi tenkit ederiz ama başarıları taktir etmede aynı cömertliği göstermeyiz" açıklamasında bulunarak ödül alan 44 girişimciyi tebrik etti.
"Başkana söyledim, binada değil, sahada olacaksınız"
KOSGEB’in yeni binasının hayırlı olmasını dileyen ve bir de uyarıda bulunan Yıldırım, "Binalar güzelleştikçe, konforu arttıkça memleketin ekonomisine katkıları azalıyor. Büyük başarılar, imkanların dar ve kıt olduğu şartlarda gelir. İmkanlar iyileştiği zaman maalesef azim azalıyor, büyük hedefler daha kısa vadeli beklentilere dönüşüyor. Ümit ederim, bu binada bu olmaz. Başkana söyledim, binada değil, sahada olacaksınız. İnsanımızın yanında olacaksınız, onları dinleyeceksiniz. İnanıyorum ki, bu bina da ülkemiz için, KOBİ’ler için güzel işler yapacaksınız" dedi.
"Eğlence için şirket kurulmaz, eğlence sektöründeyse onun için de şirket kurulur"
Türkiye’nin kalkınmasının özel sektörünün gücü ile olduğunun altını çizen Yıldırım, "Cumhuriyet kuruldu, tek partili dönem, 70’li yollar, kalkınma dönemine kadar devlet çok yatırım yapması gerekiyordu. Çünkü özel sektörün elinde imkan, tecrübe yoktu. Bugün yatırımın büyük kısmını özel sektör yapıyor. Yıllık yatırıma baktığınız zaman devlet 1 birim yatırım yapıyorsa özel sektör 9 birim yatırım yapıyor. Bu sene kamu yatırımlarının toplamı 128 milyar, özel sektörün yaptığı yatırım 900 milyarın üzerinde. Türkiye’nin övüneceği bir özel sektörü var. Bu da bizim gelecek güvencemizdir. O yüzden Türkiye kolay kolay küresel, bölgesel krizlerden etkilenmiyor ve ekonomide istikrarlı büyümesini sürdürüyor. 2018 için satın alma yöneticileri endeksi yüzde 55,7 Ocak ayında. Şubat ayında yüzde 55,6. Bu ne demektir, 2011 yılından beri en yüksek değer. Son 7 yılın en yüksek düzeyinde. Bu Türkiye’nin ekonomisine güveni ifade ediyor. 16 yılda AK Parti iktidarlarının Türkiye’de inşa ettiği güven ve istikrar ortamı yatırımcılarımızın orta ve uzun vadede plan yapmasına, işlerini buna göre büyütmesine vesile oluyor.
Bizim en büyük kaynağımız insanımızdır. Petrole, doğal gaza, altına güvenenler bir süre sonra açıkta kalabilir. Ama yetişmiş insan kaynağı olanlar nesilden nesle bu kaynakla yollarına devam eder. Gençlerimize, kadınlarımıza, engelli, engelsiz bütün insanımıza güveniyoruz. Özellikle kadınlarımıza, gençlerimize, engellilere ilave istihdam sağlayan girişimciye bizde ilave prim desteği sağlıyoruz. Sanayimiz müthiş bir şekilde yatırıma devam ediyor. Aralık ayında sanayi üretimimiz yüzde 9 seviyesinde arttı. Reel kesim güven endeksi Şubat ayında 2,5 puan daha arttı. Ocak 2018’de Türkiye genelinde 9 bin 631 tane yeni şirket kuruldu. Kurulan şirket sayısı bir önceki aya göre yüzde 61 arttı. 2018 için felaket senaryoları anlatanlara buradan ithaf ediyorum. Eğlence için şirket kurulmaz, eğlence sektöründeyse onun için de şirket kurulur. Bizi en çok mutlu eden ise, uyguladığımız ekonomi politikalarının reel sektörde olumlu yansımalarıdır" diye konuştu.
"Asıl Türkiye’yi ayakta tutan KOBİ’lerdir"
2017 yılındaki ekonomik büyümeyi anlatan Başbakan Yıldırım, tesadüfi büyüme olmadığını belirterek, "2009’dan beri gelişmiş ülkeler yüzde yarım puan büyümek için sekiz takla atıyor. Rekabetçi ekonomilerle geleneksel ekonomileri bir birinden ayırt eden en önemli konu KOBİ’lerdir. KOBİ’ler Türkiye’nin isimsiz kahramanıdır. İstihdamımızın yüzde 56’sını sağlıyor. 29 milyon çalışanımız varsa yarıdan fazlasını KOBİ’ler istihdam ediyor. Anlı şanlı şirketlerin sayısı toplam işletmelerin içinde yüzde 1’i geçmez. Asıl Türkiye’yi ayakta tutan KOBİ’lerdir. Ekonominin canlılığı reel sektör üretimi ile ölçülür. Yeniliklere açık, esnek, değişime uyum sağlayan KOBİ’ler üretimimizin can damarıdır. Türkiye’nin büyümesinde, kalkınmasında sizlerin büyük emeği var. Bizim başarı hikayemizle sizin başarı hikayeniz aynıdır. Biz bu ilerlemeyi KOBİ’lerle birlikte başardık" şeklinde konuştu.
Türkiye’nin cari ve bütçe açığının ve enflasyonun daha fazla üreterek, ihraç ederek azaltılabileceğini söyleyen Başbakan Yıldırım, geçen sene istihdam seferberliği kapsamında 1,5 milyon ilave istihdam sağlandığına dikkat çekti. İstihdam seferberliği çerçevesinde bu yıl da işe alınacak her işçi için işverene ait vergi ve primin devlet tarafından karşılanacağını söyleyen Yıldırım, "Küresel rekabette başarının yolu üretmekten, herkesi yaptığını değil, herkesin yapamadığını yapmaktan geçiyor" ifadelerini kullandı.
33 yıllık KDV Yasasının değişeceğini belirten Yıldırım, "Şuanda Meclise gönderdiğimiz bir yasa var, 33 yıllık KDV yasasını kökünden değiştiriyoruz. Aslında bu bir değişiklik değil reform. İçinde birçok kolaylık var. Vatandaşın devletten alacağı biriken KDV’si bir takvime göre ödenecek. Bundan sonra KDV’ler 3 ay içinde ödenmezse ödenmeyen zaman için devlet faiz verecek. Nasıl faiz alıyorsa gecikmiş alacaklarına, gecikmiş vereceklerine de ödeyecek" dedi.
"KOBİ’lerin de bir rehberliğe ihtiyacı var"
2002 yılına kadar KOBİ’lere verilen destek miktarının 14,5 milyon lira olduğunu, 2018’e gelindiğinde bu miktarın 5 milyar 300 milyona çıktığının altını çizen Yıldırım, "14 milyon nere, 5 milyar nere. KOBİ’leri desteklemek için bunlarla yetinmeyeceğiz, yapacak çok işimiz var. KOBİ’lerin ihtiyaçlarından birisi de danışmanlık ve rehberlik. Bunun için yeni bir anlayış lazım. Rotası belli olmayan bir gemi gideceği limana ulaşamayacağı gibi KOBİ’lerin de bir rehberliğe ihtiyacı var. O rehberliği de KOSGEB yapacak. Devletin kapısında vatandaşa söylenen ‘bugün git, yarın gel’ sözü artık tarihe gömülsün istiyoruz. Bunun için de e-devlet, e-hizmet uygulamalarını günden güne yaygınlaştırıyoruz. Devlet vatandaşa aittir. Devlet soyut bir kavramdır. Eğer vatandaşla bütünleştirdiyseniz bir anlam ifade eder. Devlet ile vatandaş arasında hiçbir mesafe kalmamalı. Bu kurumlar, bu binalar yeni bürokratik işlemleri icat etmek için değil, doğrudan yatırımı, üretimi, istihdamı artırmak için lazım" diye konuştu.
Son dönemde üç ayrı destek programının uygulamaya konulduğunu belirten Yıldırım, "Bunlardan birincisi, KOBİ Gelişim Destek Programı’dır. Bu program ile 2 bin 49 işletmeye destek vereceğiz. Şunu 2 bin 49 yapmayalım da 3 bin yapalım olmaz mı? Biraz cömert olalım Sayın Bakanım. Bu programla 524 milyon olmasın, 600 milyon olsun. Böylece 1,5 milyarlık bir yatırım hacmi oluşacak ve 6 bin civarında vatandaşımıza iş imkanı sağlanacak" açıklamasında bulunarak diğer destek programlarını da, "Ben sizin tercümanlığınızı yapıyorum, az çok piyasadan geliyoruz" şeklinde esprili bir dille hatırlattı.
"KOBİ’lere desteği 125 milyona çıkartıyoruz"
Konuşmasının sonunda KOBİ’lere müjde veren Başbakan Yıldırım, "Türkiye gelişti, KOBİ’ler büyüdü, imkanları gelişti, fakat başlangıçtaki KOBİ tanımı aynı kaldı. Bu da işletmelerimizin, KOBİ’lerimizin işini zorlaştırıyor. KOBİ’lerin tanımı değişiyor. Daha fazla girişimcimizin desteklerden faydalanması için, KOBİ’ler için bir üst sınır koymuştuk destek de, 40 milyon, bunu değiştiriyoruz 125 milyona çıkartıyoruz. ‘KOBİ’ysen 40 milyon fazla destek alamazsın’, artık zaman değişti, imkanlar arttı, şimdi 125 milyona kadar KOBİ sayıyoruz. Bu ciddi bir değişiklik. Ayrıca her bölgemizin, şehrimizin, ilçemizin dahi öncelikleri aynı değil. KOSGEB bu dönemde daha fazla sahada olacak, iş yapan firmaları yerinde görecek ve sorunlarını dinleyecek. Sonra alacağı karar daha isabetli olacak. Böylece sanayi odalarıyla, esnaf odalarıyla koordineli olarak şehirlerin, bölgelerin öncelikleri ele alınacak ve her ilde, ilçede 5 tane önemli alan tespit edecek. Bizim artık uzmanlaşmaya gitmemiz lazım. Böylece bu 5 sektörü belirleyip, buna göre desteklerimizi, yatırımlarımızı kanalize etmiş olacağız" dedi.