İsmi ne zaman ön plana çıksa ailesinin Ermeni mi, Zaza mı, Alevi mi, Dersimli mi olduğu tartışma konusu yapılan CHP'li Kılıçdaroğlu, “Her yurttaş etnik kimliğiyle şeref duyabilmeli; ama üniter devlet yapısı içinde“ diyor. CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, “Cumhuriyetin gerçekleştiremediği toprak reformunun adımı mutlaka atılmalıdır” dedi.
- ÖNCE TEŞHİS KOYMAK GEREKİYORDU: Adına ne dersek diyelim, önümüzde bir sorun var, ama bu sorunu algılama kişiden kişiye, kurumdan kuruma değişiyor. Yani, bu sorun tam tanımlanmış değil. Sağlıklı teşhis konmadan, tedavinin olanaksızlığı ise malum.
Dolayısıyla bizim temel eksikliğimiz, sorunun ve beklentilerin toplumbilimcilerce araştırılmaması... Keşke, devletin bazı birimleri ya da üniversitelerimiz bu konuda sağlıklı bir çalışma yapıp bunu kamuoyu ile paylaşsalardı.
- PKK BAŞLATTI, PKK KENDİ BİTİRMELİ: Bu sürecin sağlıklı gelişmesinde PKK’nın koşulsuz silah bırakması çok önemli. Bu davranış, bir yandan sorunun çözümüne katkı yaparken, öte yandan Türkiye’de sağlıklı, önyargısız bir tartışma ortamına da zemin hazırlayacaktır. Çünkü, terörü başlatan PKK, bu süreçte terörü sonlandırarak barış ortamına katkı yapmada bir samimiyet testinden geçecektir.
- AF YERİNE “BARIŞ PROJESİ”: Af, terör sonlandırıldığında bir barış projesi olarak gündeme gelmek durumundadır. Çünkü, bu coğrafyada kardeşçe yaşamanın ön adımlarını atmak zorundayız.
- ÖCALAN’I ŞART KOŞMAK SÜRECİ DİNAMİTLİYOR: Bu süreçte, “PKK’nın” ya da “Öcalan’ın muhatap alınmasının” istenmesi, süreci dinamitlemenin, çıkmaza sokmanın bir başka yoludur. Soruna, toplumun duyarlılığını dikkate alarak yaklaşmalıyız. Yaranın çok taze ve kabuk bağlamadığını biliyoruz.
- KATKI İSTİYORLARSA NE DÜŞÜNDÜKLERİNİ DE SÖYLESİNLER: AKP, belki şunu düşünmüş olabilir: “Biz somut öneri olmaksızın konuyu kamuoyuna açalım, Kürt sorunu tartışılsın ve biz de bu tartışmaların ışığında Hükümet olarak kendimize bir yol haritası çizelim.”
Bu anlayış yanlıştır. Hem sürece katkı isteyeceksiniz, hem de somut önerilerinizi sunmayacaksınız. Bu anlayış, sürece katkı yapmaz, aksine her kesimin kendi anlayışı çerçevesinde düşüncelerini, görüşlerini kemikleştirmesine yol açar.
- DIŞ DİNAMİKLER AKP’YE ACELE ETTİRİYOR: Aslında, şu gerçeğin altını çizmekte yarar var: Hükümetin, sorunun çözümünde hazırlıksız yakalanmasının temel nedeni, dış dinamiklerin aceleciliğidir.
Artık, biliyoruz, Amerika Irak’tan çekilecek. Bu bölgedeki bir çatışma Amerika’nın çıkarlarıyla örtüşmüyor. O nedenle, Amerika Irak’tan çekilmeden bu sorunun çözülmesi gerekiyor.
- ABD’YE SICAK BAKIŞ: Bu aşamada Amerika ile Türkiye’nin çıkarları da örtüşebilir. Dostluğun çıkar birlikteliği olduğunu, bu olay somut bir şekilde ortaya koyuyor. Terörü yıllarca yaşayıp, ağır bedeller ödeyen Türkiye de çatışma istemiyor.
- HER YAZAR-ÇİZERİ MEMNUN EDEMEYİZ: Sorunun çözümünde, değişik çevrelerden ve AKP’den, CHP’ye yönelik eleştirilerin haksızlık olduğuna inanıyorum. Sorunun çözümünde en cesur söylemleri CHP dile getirmiştir. Ancak, CHP’nin söylemlerinin tüm çevreleri memnun etmesini zaten beklemiyoruz.
Çünkü, her kesimin ya da çevrenin, hatta her yazarın-çizerin, kendine göre bir Kürt sorunu var. Zaten, çözüm sürecinde sorunu sorun yapan da biraz bu anlayış. Biz sorunu çözmede sağlıklı bir çerçeve oluşturulmasını istiyoruz. Bunu ister “kırmızı çizgimiz” isterseniz “vazgeçilmezlerimiz” olarak yorumlayabilirsiniz.
- TÜRK FİLMLERİNDEKİ KÜRT KADINI DEVRİ BİTMELİ: “Sadaka kültürü”, bölge insanında dışlanmışlık duygusu ve ikinci sınıf yurttaş algısını güçlendiriyor. İş olanakları yaratılarak, emek karşılığı eve aş götürmenin yolları süratle açılmalıdır.
Bölgede, kadınların üretim zinciri içinde yer almaları mutlaka, ama mutlaka sağlanmalıdır. Bölge insanını kazanmanın temel yollarından birisi budur.
Maalesef, devlet bu gerçeği hiç ama hiç görmemiştir. Biz sadece filmlerimizde çilekeş, konuşmayan, hak arama özgürlüğü olmayan, başlık parası karşılığı satılan doğu kadınını gördük. Sağ iktidarlar da bu gerçeği değiştirmek için değil, adeta sürdürmek için çalıştılar.
- MAYINLI ARAZİLERİN SAHİBİ KÖYLÜDÜR: Biz mayınlardan arındırılan arazilerin bölgedeki topraksız köylülere verilmesinde ısrarlıyız. Cumhuriyetin gerçekleştiremediği toprak reformunun adımı mutlaka atılmalıdır. Topraksız köylü kalmamalıdır. Aslında, bu süreçte en rahat kullanılabilecek araçlardan birisi de budur; ama AKP gerçeği görebilecek mi bilmiyoruz...
- BAŞBAKAN’IN YANILGISI: Sayın Başbakan, 2005’te Diyarbakır’da yaptığı konuşmada, bir yurttaşın ısrarla “Fabrika istiyoruz” diye bağırması üzerine kürsüden şunu söylüyor: “Kardeşim Ak Parti olarak biz buralara fabrika yapmayacağız.”
Çünkü, Sayın Başbakan teşvik yasası çıkardıkları için Diyarbakırlı işadamlarının gelip yatırım yapmalarını istiyor. Ama, teşvik yasaları bu bölge için bekleneni vermedi. Biz CHP olarak diyoruz ki, devlet doğrudan bu bölgelere gidip fabrika kurmalı, istihdam yaratmalı.
- “KÜRT HİZBULLAHI” ÇIKABİLİR: Bakınız, sorularınızdan birisi şöyle: “İyimser havaya katılıyor musunuz?” Sorun sadece bizim sorunumuz olsa, bu iyimser havaya katılmamak mümkün değil. Ama, sorun bizden çok dış dinamiklerin etkisinde ve güdümünde olan bir sorun.
Bugün, diyelim PKK bitti, yarın “Kürt Hizbullahı”nın çıkmayacağını kim garanti edebilir? Çünkü, bu örgütün de ayak seslerini duymaya başladık.
- KIRMIZI ÇİZGİMİZ: Tasada ve kıvançta birlikte olan bir toplumdan yanayız. İnsanlar kültürel özgürlüklerini yaşayabilmeli. Her yurttaş etnik kimliği ile şeref duyabilmeli. Doğu ve Güneydoğu’da acılar yaşayan yurttaşlarımız için gerektiğinde pozitif ayrımcılık yapılmalı.
İzlenecek, ekonomik, sosyal ve kültürel politikalarla “aidiyet duygusu” güçlendirilmeli. Ama, hep üniter devlet yapısı içinde... İşte bunun içindir ki “Toplumda ayrışma sürecini başlatabilecek çözümler bizim için kapalıdır” diyoruz.