Ankara İtfaiyeciler Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Osman Şeheri, “ateş savaşçıları” olarak adlandırılan itfaiyecilerin sorunlarıyla yeteri kadar ilgilenilmediğini söyledi. 24 -29 Eylül tarihleri arasında kutlanan İtfaiyeciler Haftası’nın kağıt üzerinde kaldığını belirten Şeheri, itfaiyeceliğin tama olarak meslek haline gelmediğini iddia ederek, şöyle devam etti:
Yeri geliyor doktor oluyoruz
İtfaiyeciler yangın söndürmenin dışında bir çok iş yapıyor. Trafik kazalarında araca sıkışan insanlara biz koşuyoruz. Sel, göçük, afet gibi bir çok olaya biz gidiyoruz. Bu durumlarda yeri geliyor psikolog oluyoruz, yeri geliyor doktor oluyoruz. Her işe biz herkesten önce gidiyoruz fakat tüm bunlara rağmen sosyal haklarımızı alamıyoruz. Bunun nedeni ise itfaiyeciliğin meslek sınıfı olarak görülmemesi.
Bin yıl çalışmam gerek
2008’de çıkartılan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile yıpranma payı hakkımızı elde ettik. Fakat bunun uygulanabilirliği söz konusu değil. Ayrıca yıpranma payında yangında geçirdiğimiz süreyi göz önünde bulunduruyorlar. Fakat biz yangında dumana maruz kalıyoruz ve bir çok şeyle uğraşıyoruz. Sadece yangın içinde geçirdiğimiz sürenin baz alınması demek yıpranma payından yararlanmam için bin yıl çalışmam anlamına geliyor. Diğer meslek gruplarının sahip olduğu toplu sözleşme hakkımız da yok.”
Gereken değeri göremiyoruz
Türkiye’de İzmir, Kocaeli, Yalova ve Antalya’da yer alan üniversitelerde “itfaiyecilik” bölümü olduğuna dikkat çeken Şeheri, “Buradan mezun olanların çoğu ülkemizde iş bulamayıp, yurt dışına gitmeyi tercih ediyor” dedi.
“Düzce, Afyon ve Van depreminde biz vardık” diyen Şeheri, “Biz her olaya müdahale ettiğimiz halde olması gereken değeri göremiyoruz. AKUT 3-5 senede bir ortaya çıkıyor. Biz AKUT’un üç beş senede yaşadığını her gün yaşıyoruz. Kimi zaman ceset parçalarını topluyoruz. Polisler için rehabilitasyon merkezleri var ama bizim için böyle bir durum söz konusu değil” diye konuştu.