Moralim bozuldu ama böyle şeyler alışkın olduğum için aldırmadım. Zaten beklemiyordum da. Belki diğeri söz eder deyip, ikinci konuşmacıyı bekledim. Ondan da sanatla ilgili hiç bir şey çıkmadı. Eh ne yapalım bizim sanat anlayışımız bu kadar diye düşünüp çalışmaya devam ettim.
Umudum üçüncü konuşmacıdaydı, ondan da bir şey çıkmayınca öyle üzülmüşüm ki, çok sevdiğim resim yapmayı bırakıp uzaklara dalıp gitmişim.
Biz bir ülkenin gelişmesinde kültür ve sanatın ne kadar önemli olduğunu öğrenerek geldik. Hocalarımız bizlere böyle öğrettiler. Ancak ben ekonomiyi bırakıp illa ki kültür ve sanata ağırlık verelim demiyorum. Elbette ekonomi bir ülkenin gelişmesindeki en önemli unsurdur. İnsanın karnı doyacak ki güzel şeylerle uğraşsın.
Suyun önünü açın
Benim anlatmak istediğim şu: Kültür ve sanat insanın ruhuna hitap eder. Sanatla ilgili bir şeyler yapmak kişiyi mutlu kılar. Belki şöyle düşünebilirler. “Kardeşim biz kimseyi engellemiyoruz, herkes sanatını istediği gibi yapsın.” Tamam da, suyun önünü ne kadar açarsak akışı da o kadar güzel olur.
Ben Anadolu’da doğudan batıya gezdiğim birçok şehirde insanların sanatla (resim, müzik, tiyatro vs.) ne kadar çok ilgilendiklerini gördüm. Ancak bir problemleri vardı, o da yer sıkıntısı. Özellikle tiyatro, resim sanatı gibi özel mekan isteyen yerler yoktu. Böyle sanata ve kültüre gönül vermiş insanların çokluğu beni çok mutlu etmişti. Peki bunlar ne istiyorlardı? Rahat çalışabilecekleri bir mekan ve mekan için destek. Bu bir kültür sitesi olabilir. İçinde tiyatro salonu, resim atölyeleri, müzik salonları ve kütüphanesi olan bir yapı.