Birisi Nobel ödüllü bir bilim insanı. Hayatını laboratuvarlarda geçirmiş, insanlığın ufkunu genişletmiş, milyonların hayatına dokunmuş. Onu sosyal medyada 350 bin kişi takip ediyor.
Diğeri ise sadece göbeğini oynatıyor. Ne fikri var, ne icadı, ne de emeğe dayalı bir başarısı. Ama sosyal medyada 15 milyon kişi onun peşinden gidiyor.
Bu tablo tek başına her şeyi anlatıyor. Toplumun kalitesinin nasıl eridiğini, hangi ölçülerin değiştiğini, hangi değerlerin ayaklar altına alındığını gösteriyor. Gösteri kültürü büyüdükçe düşünce küçülüyor. Emek geri plana itiliyor, şov başrole çıkıyor. Bilim görünmez kılınıyor, cehalet parlatılıyor.
Bir zamanlar millet bilgeye kulak verirdi. Şimdi algoritmaya teslim olmuşuz. Bir keşif, bir araştırma kimsenin umurunda değil. Ama üç dakikalık bir göbek videosu milyonları büyülüyor. Bu mudur geleceğe bırakılacak miras?
Çünkü mesele sadece takipçi sayısı değil. Mesele, toplumun kimi örnek aldığı. Nobel ödüllüsünü değil, göbek sallayanı alkışlayan bir toplumun yarını nasıl olacak? Bilgiye sırtını dönen, cehalete koşan bir gençlik hangi ufku görebilecek?
Bir toplumun geleceğini görmek istiyorsanız, kime kulak verdiğine bakın. Bizim baktığımız yer ortada. Ve en acısı, kimse bunun farkında bile değil.